Kızların okutulmasının yanlış olduğunu düşünenlere karşı, 12 Eylül karanlığı gelmeden önce fırtınaları önüne alıp yürümeye çalışan kadınların olduğu, sağ-sol olaylarının her geçen gün arttığı 1979 yılında Diyarbakırlı geniş bir ailenin kızı olarak dünyaya geldim. Diyarbakır’ın taşlı, dar sokaklarında; daha hayatı anlamlandırmaya çalışken ailemin ve binlerce kişinin başına gelen trajik olaylar hayatlarımıza kara bir bulut gibi girdi.
Oyunlar oynayıp, sokaklarda özgürce koşturacağım dönemde; giren herkesin bir an önce ölmeyi istediği, akla gelmeyecek işkencelerin yapıldığı, tarihin karanlık sayfalarına yazılacak Diyarbakır 5 nolu Askeri Cezaevi’nin kapısını aşındırıyordum. Korku, hayal, belirsizlik ve hüzün içinde oradan oraya savuruluyordum.
Daha ufacıkken yaşadıklarımın, hayatımın gidişini etkileyeceğini hiç tahmin etmezdim. Başıma gelen her olay beni şimdiki hayatıma hazırlıyormuş meğerse. Dönemin “kız çocuğu okuyup da ne olacak!” söylemleri bana okuma azmi verirken; annemin içimi umut dolduran ninnileri, kariyerimde adım atacağım basamakları belirledi. Toplumun katı kurallarında kızların okutulmamasına karşı çıkması, kapalı kapılar ardından babamın ölmemek için direnişi ve okuyabilmemiz için destekleri de yürümek istediğim akademik yolun ışığı oldu. Ve bu sayede yüzlerce kişiden oluşan kocaman ailemin “dört yıllık üniversite okuyan ilk kızı” unvanına da gururla eriştiğimi söylemek isterim…
Harran Üniversitesi Müzik Öğretmenliğinden 2002 yılında mezun oldum. 2021 yılında Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Müzik Bilimleri Müzikoloji alanında tezli yüksek lisans yaptım. Aynı yıl, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde Sağlık Bakanlığı GETAT Uygulayıcı Müzik Terapisi eğitimi alarak müzik terapisti oldum. Akademik çalışmalarım için bir süre Irak’ta bulunarak “Ezîdî Topluluğu’nda İnanç Müziği” kapsamında yüksek lisans tezimi tamamlayarak etnomüzikoloji alanında kullanılmak üzere müziksel analizler ve sosyolojik-dinsel değerlendirmeler yaptım. Hocalarım tarafından başarılı bulunan ve alana katkı sunacağını umut ettiğimiz bilgilerle yazdığım bu kaynak kitabı da beğenilerinize sunuyorum.
Tabii bu sırada mutlu bir aile kurup, çocuk sahibi de olmayı ihmal etmedim. Çünkü yaşayamadığım çocukluğumu, çocuklarım ve eşimle en güzel şekilde hep yaşamaya çalıştım. Ama içinde hep bir eksiklik, yarım kalmışlık vardı. Bir şeyler tamamlanmamış, özgür olmamı engellemiş, hep kalbimde yaşayan o küçük kızı ifade etmeye çalışıyor gibiydim. Her geçen gün, kalbimdeki küçük kızın çığlıkları yükselmeye devam ediyordu. Artık bu çığlıklara kulak verip, yaşadıklarını herkese anlatmam gerektiğini fark ettim. Benim gibi başka çocukları da vardı orada ve tüm Türkiye’de. Aynı yerlerimizden yaralıydık. Belki iyileştirecektik birbirimizi. Bunu da hayatta en iyi bildiğim yöntem olan kâğıt ve kalemle yardımıyla sizlere anlatmak için yola çıktım.
Eminim ki kendinizden de çok şeyler bulacağınız kitaplarımda; kâh hüzünlenip, kâh mutlu olacaksınız. Bu kadar da olmaz deyip şaşırırken, çok enteresan bilgilerle “vay be” diyerek beğenmeniz en büyük temennimdir.